2012/06/22

Dikmen Vadisi Permakültür Atölyesi

Bu yazı Ankara Dikmen Vadisi 4-5. etap proje alanında Ekim 2011'de düzenlenen permakültür / doğal döngü atölyesinin sonucudur. Daha önce Mimarlar Odası Ankara Şubesi süreli yayını Bülten'in 94. sayısında (Kasım-Aralık 2011, s.91-95) yayınlanmıştır.
----------------------------------------
Doğal Döngü / Permakültür Atölyesi
Tarih: 07-08 Ekim 2011, Saat:  13.00-17.00
Yürütücüler: Evren Yılmaz Tekin ve Z. Ebru Aksoy
Atölye katılımcıları: Ali İhsan Başgül, Gözde Cüce, Hasan İslam, Hande Akçakoca, Zehra Çamdal, Deniz Kesici, Sırma Gül Mısır, Hülya Keçeci, İnci Gökmen, Ali Gökmen, Nurhayat Varol, Özge Yalçıner Ercoşkun.

Kentlerde hızla artan insan nüfusunun yerleşimi için, ihtiyaçlarını yerel kaynaklarla karşılayabilen ve çıkan her türlü ürünün değerini kaybetmeden doğal döngünün başka aşamalarına girdi olarak aktarılabildiği, olası en az kaynak kullanımı ile en zengin çeşitli, esnek (dolayısıyla) dayanıklı, doğal çevre ile uyumlu ve sonuçta uzun vadede sürdürülebilir yaşam çevreleri oluşturulabilmesi, bulunulan yerde kalıcılığın sağlanabilmesi çok büyük önem kazanıyor. 

Bu ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak tasarladığımız Dikmen'de Doğal Döngü Atölyesi, doğadaki düzenlerin ilkelerini ve onları uzun vadeli, kalıcı yapan ilişkileri inceleyerek doğal ve yapılı çevre için tasarım modelleri yaratma arayışındaki “Permakültür” sisteminin bilgi birikiminden yararlanarak, Dikmen Vadisi’nde neler yapabileceğimizi, buradaki yerleşimin enerji, su, ısınma, barınma, gıda gibi her konuda kendisine yeterliliği ve doğal döngüdeki yerini inceleyip gözleyerek vadi yaşayanlarıyla birlikte katılımcı tasarım süreçleri ile öneriler geliştirmeyi amaçlıyordu.

Atölyede, permakültürün tüm boyutlarına dokunmaya olanak tanıyacağını düşündüğümüz, kentte uygulama yapmak, tarım ve belki toplum destekli tarım konusunda çalışmak, toplumsal bir bağlamda uygulama yapmak, kentsel dönüşümün ne ve nasıl olmasını tartışmak / deneylerle çözüm aramak, köy ölçeğinde bir yerleşimde örneğin atık konusunun nasıl ele alınacağını sorgulamak isteyenleri ve bunun gibi pek çok farklı öncelikleri olan dostları buluşturmayı hedefledik.

PERMAKÜLTÜR, kalıcı tarım anlamına gelen “permanent culture” ifadesinin kısaltılmışıdır. Kavramı geliştiren Avusturalyalı Bill Mollison’un tanımıda göre permakültür, doğal sistemlerin gözlemine, geleneksel tarım yöntemlerinin içerdiği erdeme ve modern, bilimsel, teknolojik bilgiye dayanan bir tasarım sistemidir. Permakültürün amacı sürdürülebilir insan yerleşimleri oluşturmak, yani kendi ihtiyaçlarını karşılayan, çevresini sömürmeyen ve kirletmeyen, uzun vadeli, ekolojik anlamda sağlıklı ve ekonomik olarak da uygulanabilir sistemler yaratmaktır.

Resim 1 Permakültür İlkeleri


Resim 2 Toplum destekli tarım için uygun yamaçlar. (Fotoğraf: Evren Yılmaz Tekin)












Resim 3 Yamaçlarda bostanlar. (Evren Yılmaz Tekin arşivi)

GÖZLEM VE DEĞERLENDİRMELER Tarih: 07-08 Ekim 2011, Saat:  13.00-17.00
Gözde Cüce

7-8 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz atölyede ilk olarak, diğer atölyelerden katılımcılarla birlikte Vadinin Ayrancı yönünden başlayan ilk etabından Oran bölgesinde sonlanan 5. etabına kadar süren üç saatlik keyifli bir gözlem yürüyüşü yaptık. Yürüyüşümüzde, permakültürün önemli ilkelerinden biri olan gözlemi hazırladığımız formlar yardımıyla gerçekleştirdik. Vadideki doğal sistemleri (güneş, rüzgar, topografya gibi) dikkatlice gözlemleyerek, neler yapılabileceğini planlarken bu verilerden faydalanmayı amaçladık. Dikkatimizi çekenler özetle şöyle idi:

Araziyi güneşlenme bakımından incelediğimizde, vadinin kuzey-güney doğrultusunda uzandığını gözlemledik. Bir yamaç sabah, diğeri akşam güneşini almaktaydı. Güneşlenme saatinin fazla olmadığını gördük. Rüzgar açısından ise, boğaz şeklinde uzanan vadide Oran’dan Dikmen yönüne doğru hava akıntısı hissedilmekteydi. Yürüyüş parkurumuz topografya olarak “V” şeklinde belirgin bir vadiydi.
Toprağın verimli ancak yer yer sert ve killi olduğunu gözlemlediğimiz vadide tarım yapılması düşünülen bölgeler için tekrar bir analiz gerektiği kanaatine vardık. Bunun yanında, müstakil bahçelerde yetişen lezzetli sebze ve meyvelerden tatma imkânı da bulduk.
Permakültür için önemli girdilerden biri olan su bakımından vadinin oldukça zengin kaynaklara sahip olduğunu gördük. Terkos suyu bol miktarda ancak yer yer boşa akıyordu. Vadide yaşayanlar, kışın yollarda sel olduğunu, çevre yerleşimlerin atık sularınınsa yamaçlardan aktığını söylediler. Yangın riski açısından alanda kuru otların etkisiyle yanmaya müsait bir ortam bulunmaktaydı. Yer yer anız yakıldığı da dikkatimizi çekti.

Bitki çeşitliliği açısından oldukça zengin olan bu etapta iğde, kestane, kavak, söğüt, elma ve ceviz ağaçlarıyla karşılaştık. Asmalar, vadi tabanı boyunca yol kenarında domatesler, sazlıklar, kuşburnu, cola bitkileri de gözümüze çarpan diğer bitkilerdi. Ankara ortalamasına kıyasla sıcaklığın düşük olduğu vadinin bakısına göre yamaçlarda farklı mikro iklimler hâkimdi. Farklı türde kuşlar, tavuklar, köpek ve kediler yürüyüşümüzde karşılaştığımız hayvanlar arasındaydı.
Bu etapta yerleşik insanlar çoğunlukla emekli aileler, kadın ve çocuklardı. Dönüşüm projeleriyle yerlerini terk edenlerin sağlıksız ve kötü koşullarda yaşadığını öğrendik. Vadi’de yerleşik diğer bir grup ise hurda ve geri dönüştürme işi yaparak geçimini sağlayan Çukurova ve Lice’den göç eden tarım işçileriydi. Vadi halkının beklentileri arasında tarım konusunda bilgi edinme, görünürlüklerini arttırma ve Vadi’nin doğal haliyle korunması ihtiyacının vurgulanması öne çıkıyordu.

Arazi özellikleri (manzara, kirlilik, özel yerler, tarih, özel mekan ihtiyacı, ortak alanlar) bakımından Barınma Hakkı Bürosu’nun ortak bir sosyal mekan olarak sıklıkla kullanıldığını gördük. Moloz, çöp yığınları ve lağım suyu kirlilik unsurları arasında yer alıyordu. Vadi’nin tarihte vişne ve bağlık alanlarla kaplı olduğunu öğrenmek yeni haliyle kıyaslayınca bizleri epey şaşırttı.
Arazide yer alan binalar briketten gecekondu yapılardı ve yıkılmış binalar çok fazlaydı. Bu açıdan, yeniden değerlendirilebilecek oldukça bol malzeme bulunduğunu gözlemledik. Vadide atık toplayıcı kamyonlar, araba ve bisikletler karşımıza çıkan araçlar arasındaydı. Ortam gürültüden uzak ve sakindi. Çöpler düzenli olarak toplanmakla birlikte yer yer moloz ve hurda yığınları gözümüze çarptı. Lağım ve yanan çöplerin kokusu da yer yer hissedilmekteydi.

Vadinin bu etabına, ana caddelerden yamaçlara uzanan dik merdivenlerle yaya erişimi sağlanabiliyordu. Daha önce var olan otobüs durağının kaldırılmış olduğunu öğrendik. Araç erişimi ise Oran bölgesi tarafından tek yönlü olarak mevcuttu. Elektrik, su, kanalizasyon ve telefon hizmetinin sağlandığı bölgede pis su altyapısı sorun oluşturuyordu.

Arazi dışı bilgileri gözlemlediğimizde bölgedeki market ruhsatlarının iptal edilmiş, halk ekmeğin kapatılmış olduğunu öğrendik. Okullar çevre mahallelerde mevcuttu. Sonradan yerleşen nüfusun geçim aracı olan geri dönüşüm için ayrıştırılan çöp yığınlarının vadide biriktiriliyor olması da dikkati çeken bir yöndü.
Gerçekleştirilen bu gözlemler ve atölyenin ikinci günü vadi halkı ile birlikte yapılan değerlendirmeler sonrasında yapılabilecekler üzerine kafa yorduk ve aşağıdaki sonuçlara ulaştık... 


DİKMEN VADİSİNDE YERİNDE DÖNÜŞÜM İÇİN YAPILABİLECEKLER
Vadi nüfusunu artırmadan, vadinin Ankara’nın doğası ve özellikle temiz havası için katkılarını göz önünde bulundurarak, vadide kendine yeterli yerleşim modeli yaratılabileceğini gördük. 


 Resim 4 Arazide uygun bir teraslama ile tarım için uygun, kontrollü doğal sulama sağlamak olanaklı.



 
Resim 5 Yükseltilmiş yataklar ile tarım çok daha kolay.



·         GIDA VE ARAZİNİN DÜZENLENMESİ
o  TOPLUM DESTEKLİ TARIM: Vadide mevcut yapı yoğunlaşmasını artırmadan toplum destekli tarım yapmaya uygun arazi var. (Resim 2)
o    YAMAÇLARDA BOSTANLAR: Yamaçlar, tarım için aslında çok uygun. Resim 3.
o    TERASLAMA İLE YAPILACAKLER: Resim 4 ve 5

·         SU: Resim 6 - 8
o    YAĞMUR HENDEKLERİ – SUYUN YAVAŞLATILMASI - GÖLETLER
o    MİKRO-HİDRO ELEKTRİK ÜRETİMİ (DEĞİRMEN)
o    BİOLOJİK ARITMA
 
Resim 6 Tamera ekoköyünde gölet. (Fotoğraf: Evren Yılmaz Tekin). Sadece yağmur suyunun toplanmasıyla elde edilmiş bu göletten önce burada su birikimi yoktu.

Resim 7 Teraslamada organik madde birikiminden yararlanmak, aynı zamanda suyu akış hızını yavaşlatmak olanaklı.


Resim 8 Findhorn Ekoköyü biolojik arıtma sistemi (Fotoğraf: Z. Ebru Aksoy). Tamamen pasif olan sistemde siyah su arıtılarak sulama suyu elde ediliyor.

·         ENERJİ  (ISINMA VE ELEKTRİK İÇİN)
o    BİOYAKIT – ENERJİ ORMANI
o    MİKRO-HİDRO ELEKTRİK ÜRETİMİ
o    VERİMLİ SOBALAR

·         KENT VE KENTLİYLE BAĞLANTI Resim 9 -10
o    TOPLUM DESTEKLİ TARIM VE TARIM ÜRÜNLERİ
o    BARINMA HAKKI DAYANIŞMASINI GÖRÜNÜR KILMAK, KENTLİYLE PAYLAŞMAK
o    BİRLİKTE ÜRETMEK VE ÖĞRENMEK: Erişte, sirke, turşu, matematik, resim, koro….

 Resim 9 Fotoğraf: Hasan İslam.

Resim 10 Fotoğraf: Hasan İslam


·         SOSYO - EKONOMİK İLİŞKİLER:
o    VADİDE ÇALIŞMA VE ÖĞRENME OLANAKLARI
o    VADİDE YENİ İŞ OLANAKLARI – SATIŞ YERLERİ
o    EĞİTİM MERKEZİ
o    ORTAK PİŞİRME / YEME ALANININ İYİLEŞTİRİLMESİ – GENİŞLETİLMESİ
o    İŞLERİN ORTAKLAŞA YAPILMASI – İMECE
o    KAMUSAL ALANLARIN GELİŞTİRİLMESİ: AMFİ TİYATRONUN TAMAMLANMASI


SONUÇ OLARAK;
Dikmen vadisi 4-5. etaplarda, mevcut doğal özellikleri koruyarak, yapı yoğunluğunu artırmadan, yapay peyzaj ve yüksek katlı bloklar yerleştirmeden, kent merkezine çok yakın bir alanda kendine yeterli yerleşim modeli yaratmanın mümkün olduğunu gördük. Üstelik bu dönüşüm, Ankara’nın doğa – insan dengesini kalıcı olarak koruyan, gerçek anlamda yaşanabilir bir kent olması yönünde çok değerli bir ilk adım olabilir. Dikmen vadisi, aynı zamanda toplumsal bilincin ve dayanışmanın desteklenmesi ve olgunlaştırılmasına da örnek olabilir.

Dönüşümün yaşam yönünde olması umuduyla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder