Bu yazı Ankara Dikmen Vadisi 4-5. etap proje alanında Ekim 2011'de düzenlenen permakültür / doğal döngü atölyesinin sonucudur. Daha önce Mimarlar Odası Ankara Şubesi süreli yayını Bülten'in 94. sayısında (Kasım-Aralık 2011, s.91-95) yayınlanmıştır.
----------------------------------------
Doğal Döngü / Permakültür
Atölyesi
Tarih: 07-08 Ekim 2011, Saat:
13.00-17.00
Yürütücüler: Evren Yılmaz Tekin ve Z. Ebru
Aksoy
Atölye katılımcıları: Ali İhsan Başgül, Gözde Cüce, Hasan İslam, Hande Akçakoca, Zehra Çamdal,
Deniz Kesici, Sırma Gül Mısır, Hülya Keçeci, İnci Gökmen, Ali Gökmen, Nurhayat
Varol, Özge Yalçıner Ercoşkun.
Kentlerde hızla artan
insan nüfusunun yerleşimi için, ihtiyaçlarını yerel kaynaklarla karşılayabilen
ve çıkan her türlü ürünün değerini kaybetmeden doğal döngünün başka aşamalarına
girdi olarak aktarılabildiği, olası en az kaynak kullanımı ile en zengin
çeşitli, esnek (dolayısıyla) dayanıklı, doğal çevre ile uyumlu ve sonuçta uzun
vadede sürdürülebilir yaşam çevreleri oluşturulabilmesi, bulunulan yerde
kalıcılığın sağlanabilmesi çok büyük önem kazanıyor.
Bu ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak tasarladığımız Dikmen'de Doğal
Döngü Atölyesi, doğadaki düzenlerin
ilkelerini ve onları uzun vadeli, kalıcı yapan ilişkileri inceleyerek doğal ve
yapılı çevre için tasarım modelleri yaratma arayışındaki “Permakültür”
sisteminin bilgi birikiminden yararlanarak, Dikmen Vadisi’nde neler
yapabileceğimizi, buradaki yerleşimin enerji, su, ısınma, barınma, gıda gibi
her konuda kendisine yeterliliği ve doğal döngüdeki yerini inceleyip gözleyerek
vadi yaşayanlarıyla birlikte katılımcı tasarım süreçleri ile öneriler geliştirmeyi
amaçlıyordu.
Atölyede, permakültürün
tüm boyutlarına dokunmaya olanak tanıyacağını düşündüğümüz, kentte uygulama
yapmak, tarım ve belki toplum destekli tarım konusunda çalışmak, toplumsal bir
bağlamda uygulama yapmak, kentsel dönüşümün ne ve nasıl olmasını tartışmak /
deneylerle çözüm aramak, köy ölçeğinde bir yerleşimde örneğin atık konusunun
nasıl ele alınacağını sorgulamak isteyenleri ve bunun gibi pek çok farklı
öncelikleri olan dostları buluşturmayı hedefledik.
PERMAKÜLTÜR, kalıcı tarım anlamına gelen
“permanent culture” ifadesinin kısaltılmışıdır. Kavramı geliştiren
Avusturalyalı Bill Mollison’un tanımıda göre permakültür, doğal sistemlerin
gözlemine, geleneksel tarım yöntemlerinin içerdiği erdeme ve modern,
bilimsel, teknolojik bilgiye dayanan bir tasarım sistemidir. Permakültürün
amacı sürdürülebilir insan yerleşimleri oluşturmak, yani kendi ihtiyaçlarını
karşılayan, çevresini sömürmeyen ve kirletmeyen, uzun vadeli, ekolojik
anlamda sağlıklı ve ekonomik olarak da uygulanabilir sistemler yaratmaktır.
|
Resim 1 Permakültür İlkeleri
Resim 3 Yamaçlarda
bostanlar. (Evren Yılmaz Tekin arşivi)
GÖZLEM VE DEĞERLENDİRMELER Tarih: 07-08 Ekim 2011,
Saat: 13.00-17.00
Gözde
Cüce
7-8
Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz atölyede ilk olarak, diğer atölyelerden
katılımcılarla birlikte Vadinin Ayrancı yönünden başlayan ilk etabından Oran
bölgesinde sonlanan 5. etabına kadar süren üç saatlik keyifli bir gözlem
yürüyüşü yaptık. Yürüyüşümüzde, permakültürün önemli ilkelerinden biri olan gözlemi
hazırladığımız formlar yardımıyla gerçekleştirdik. Vadideki doğal sistemleri (güneş,
rüzgar, topografya gibi) dikkatlice gözlemleyerek, neler yapılabileceğini
planlarken bu verilerden faydalanmayı amaçladık. Dikkatimizi çekenler özetle
şöyle idi:
Araziyi
güneşlenme bakımından incelediğimizde, vadinin kuzey-güney doğrultusunda
uzandığını gözlemledik. Bir yamaç sabah, diğeri akşam güneşini almaktaydı.
Güneşlenme saatinin fazla olmadığını gördük. Rüzgar açısından ise, boğaz
şeklinde uzanan vadide Oran’dan Dikmen yönüne doğru hava akıntısı
hissedilmekteydi. Yürüyüş parkurumuz topografya olarak “V” şeklinde belirgin
bir vadiydi.
Toprağın
verimli ancak yer yer sert ve killi olduğunu gözlemlediğimiz vadide tarım
yapılması düşünülen bölgeler için tekrar bir analiz gerektiği kanaatine vardık.
Bunun yanında, müstakil bahçelerde yetişen lezzetli sebze ve meyvelerden tatma imkânı
da bulduk.
Permakültür
için önemli girdilerden biri olan su bakımından vadinin oldukça zengin
kaynaklara sahip olduğunu gördük. Terkos suyu bol miktarda ancak yer yer boşa
akıyordu. Vadide yaşayanlar, kışın yollarda sel olduğunu, çevre yerleşimlerin
atık sularınınsa yamaçlardan aktığını söylediler. Yangın riski açısından alanda
kuru otların etkisiyle yanmaya müsait bir ortam bulunmaktaydı. Yer yer anız
yakıldığı da dikkatimizi çekti.
Bitki
çeşitliliği açısından oldukça zengin olan bu etapta iğde, kestane, kavak,
söğüt, elma ve ceviz ağaçlarıyla karşılaştık. Asmalar, vadi tabanı boyunca yol
kenarında domatesler, sazlıklar, kuşburnu, cola bitkileri de gözümüze çarpan
diğer bitkilerdi. Ankara ortalamasına kıyasla sıcaklığın düşük olduğu vadinin
bakısına göre yamaçlarda farklı mikro iklimler hâkimdi. Farklı türde kuşlar,
tavuklar, köpek ve kediler yürüyüşümüzde karşılaştığımız hayvanlar arasındaydı.
Bu
etapta yerleşik insanlar çoğunlukla emekli aileler, kadın ve çocuklardı.
Dönüşüm projeleriyle yerlerini terk edenlerin sağlıksız ve kötü koşullarda
yaşadığını öğrendik. Vadi’de yerleşik diğer bir grup ise hurda ve geri
dönüştürme işi yaparak geçimini sağlayan Çukurova ve Lice’den göç eden tarım
işçileriydi. Vadi halkının beklentileri arasında tarım konusunda bilgi edinme,
görünürlüklerini arttırma ve Vadi’nin doğal haliyle korunması ihtiyacının
vurgulanması öne çıkıyordu.
Arazi
özellikleri (manzara, kirlilik, özel yerler, tarih, özel mekan ihtiyacı, ortak
alanlar) bakımından Barınma Hakkı Bürosu’nun ortak bir sosyal mekan olarak
sıklıkla kullanıldığını gördük. Moloz, çöp yığınları ve lağım suyu kirlilik
unsurları arasında yer alıyordu. Vadi’nin tarihte vişne ve bağlık alanlarla
kaplı olduğunu öğrenmek yeni haliyle kıyaslayınca bizleri epey şaşırttı.
Arazide
yer alan binalar briketten gecekondu yapılardı ve yıkılmış binalar çok
fazlaydı. Bu açıdan, yeniden değerlendirilebilecek oldukça bol malzeme
bulunduğunu gözlemledik. Vadide atık toplayıcı kamyonlar, araba ve bisikletler
karşımıza çıkan araçlar arasındaydı. Ortam gürültüden uzak ve sakindi. Çöpler
düzenli olarak toplanmakla birlikte yer yer moloz ve hurda yığınları gözümüze
çarptı. Lağım ve yanan çöplerin kokusu da yer yer hissedilmekteydi.
Vadinin
bu etabına, ana caddelerden yamaçlara uzanan dik merdivenlerle yaya erişimi
sağlanabiliyordu. Daha önce var olan otobüs durağının kaldırılmış olduğunu
öğrendik. Araç erişimi ise Oran bölgesi tarafından tek yönlü olarak mevcuttu.
Elektrik, su, kanalizasyon ve telefon hizmetinin sağlandığı bölgede pis su
altyapısı sorun oluşturuyordu.
Arazi
dışı bilgileri gözlemlediğimizde bölgedeki market ruhsatlarının iptal edilmiş,
halk ekmeğin kapatılmış olduğunu öğrendik. Okullar çevre mahallelerde mevcuttu.
Sonradan yerleşen nüfusun geçim aracı olan geri dönüşüm için ayrıştırılan çöp
yığınlarının vadide biriktiriliyor olması da dikkati çeken bir yöndü.
Gerçekleştirilen
bu gözlemler ve atölyenin ikinci günü vadi halkı ile birlikte yapılan
değerlendirmeler sonrasında yapılabilecekler üzerine kafa yorduk ve aşağıdaki
sonuçlara ulaştık...
DİKMEN VADİSİNDE YERİNDE DÖNÜŞÜM İÇİN YAPILABİLECEKLER
Vadi nüfusunu artırmadan, vadinin
Ankara’nın doğası ve özellikle temiz havası için katkılarını göz önünde
bulundurarak, vadide kendine yeterli yerleşim modeli yaratılabileceğini gördük.
Resim 4 Arazide uygun bir teraslama
ile tarım için uygun, kontrollü doğal sulama sağlamak olanaklı.
Resim 5 Yükseltilmiş yataklar ile
tarım çok daha kolay.
·
GIDA VE ARAZİNİN
DÜZENLENMESİ
o TOPLUM DESTEKLİ TARIM: Vadide mevcut
yapı yoğunlaşmasını artırmadan toplum destekli tarım yapmaya uygun arazi var. (Resim
2)
o
YAMAÇLARDA BOSTANLAR: Yamaçlar, tarım
için aslında çok uygun. Resim 3.
o
TERASLAMA İLE YAPILACAKLER: Resim 4 ve
5
·
SU: Resim 6 - 8
o
YAĞMUR HENDEKLERİ – SUYUN
YAVAŞLATILMASI - GÖLETLER
o
MİKRO-HİDRO ELEKTRİK ÜRETİMİ
(DEĞİRMEN)
o
BİOLOJİK ARITMA
Resim 6 Tamera ekoköyünde gölet.
(Fotoğraf: Evren Yılmaz Tekin). Sadece yağmur suyunun toplanmasıyla elde
edilmiş bu göletten önce burada su birikimi yoktu.
Resim 7 Teraslamada organik madde
birikiminden yararlanmak, aynı zamanda suyu akış hızını yavaşlatmak olanaklı.
Resim 8 Findhorn Ekoköyü biolojik
arıtma sistemi (Fotoğraf: Z. Ebru Aksoy). Tamamen pasif olan sistemde siyah su
arıtılarak sulama suyu elde ediliyor.
·
ENERJİ (ISINMA VE ELEKTRİK İÇİN)
o
BİOYAKIT – ENERJİ ORMANI
o
MİKRO-HİDRO ELEKTRİK ÜRETİMİ
o
VERİMLİ SOBALAR
·
KENT VE KENTLİYLE
BAĞLANTI Resim 9 -10
o
TOPLUM DESTEKLİ TARIM VE TARIM
ÜRÜNLERİ
o
BARINMA HAKKI DAYANIŞMASINI GÖRÜNÜR
KILMAK, KENTLİYLE PAYLAŞMAK
o
BİRLİKTE ÜRETMEK VE ÖĞRENMEK: Erişte,
sirke, turşu, matematik, resim, koro….
Resim 9 Fotoğraf: Hasan İslam.
Resim 10 Fotoğraf: Hasan İslam
·
SOSYO - EKONOMİK
İLİŞKİLER:
o
VADİDE ÇALIŞMA VE ÖĞRENME OLANAKLARI
o
VADİDE YENİ İŞ OLANAKLARI – SATIŞ
YERLERİ
o
EĞİTİM MERKEZİ
o
ORTAK PİŞİRME / YEME ALANININ
İYİLEŞTİRİLMESİ – GENİŞLETİLMESİ
o
İŞLERİN ORTAKLAŞA YAPILMASI – İMECE
o
KAMUSAL ALANLARIN GELİŞTİRİLMESİ: AMFİ
TİYATRONUN TAMAMLANMASI
SONUÇ OLARAK;
Dikmen
vadisi 4-5. etaplarda, mevcut doğal özellikleri koruyarak, yapı yoğunluğunu
artırmadan, yapay peyzaj ve yüksek katlı bloklar yerleştirmeden, kent merkezine
çok yakın bir alanda kendine yeterli yerleşim modeli yaratmanın mümkün olduğunu
gördük. Üstelik bu dönüşüm, Ankara’nın doğa – insan dengesini kalıcı olarak
koruyan, gerçek anlamda yaşanabilir bir kent olması yönünde çok değerli bir ilk
adım olabilir. Dikmen vadisi, aynı zamanda toplumsal bilincin ve dayanışmanın
desteklenmesi ve olgunlaştırılmasına da örnek olabilir.
Dönüşümün
yaşam yönünde olması umuduyla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder